Evlilikte Velinin Rızası:
Ayette (Bakara: 232) geçen “engel olmayın” sözünden, velisi izin vermedikçe kadının evlenemeyeceği hükmü çıkmaktadır.
Fakat bu konuda alimler arasında ihtilaf vardır.
İmam Malik, İmam Ahmed ve İmam Şafii'ye göre; kadın evlenirken, velisinin rızası şarttır. Kadının velisi kabul etmedikçe, kadın ve erkek birbirlerini kabul etmiş olsalar bile, yapılan nikah geçersiz olur.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Velisiz nikah olmaz.” (Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace)
“Velisiz evlenen zina yapmıştır.” (Tirmizi, İbni Mace, Muvatta, Ahmed, Daremi)
İmam Ebu Hanife'ye göre; nikah akdinde velinin rızası şart değildir. Kadın ve erkek birbirlerini kabul ederse, yapılan nikah geçerli olur.
“Artık ondan sonra kadın, başka bir kocayla nikahlanıp (ona) varıncaya (onunla cima yapıncaya) kadar ona (birinci kocaya) helal olmaz.” (Bakara: 230)
Bu ayette evlenme fiili kadına bağlanmış, kadının velisi zikredilmemiştir." (Davetçinin Tefsiri 2/325)
"15- Veli (den izin)siz Hiç Bir Nikâh Olamaz Babı
Veli: Arap dilinde düşman kelimesinin karşıtıdır. Din istilahında, ise erginlik çağına varmış, hür ve müslüman olup başkasının malında veya evlendirilmesinde dinen yetkili olan kişidir. Bu tariften anlaşıldığı gibi çocuk, deli, bunak, köle ve gayri müslim bir kimse bir müslümanın nikâhı hususunda veli olamaz.
Nikâh için veli olmanın nedenleri, akrabalık, bir cariyeye mâlik olmak, câriye'yi azâd etmiş olmak ve devlet başkanı veya onun yetkili kıldığı kimse olmaktır." (Sünen-i İbni Mâce Tercemesi ve Şerhi 5/269)
VELAYET İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
1 - Hür olan, deli olmayan ve erginlik çağına varan kadın ister kız, ister dul olsun velisi bulunmasa da kendi kabulü ile nikâhı kıyılabilir. Çünkü kadın, sırf kendi hakkında tasarruf etmiş olduğu için ve reşit olduğu için bu hakka sahiptir. Kaldı ki koca seçmek kendisine aittir. Nikâhların veliler tarafından kıyılagelmesi geleneği de kadınların haya perdesini yırtmamak içindir.
2- Kadın, erginlik çağına vardıktan sonra ister kız ister dul olsun kimse onu evlenmeye zorlayamaz.
Hidam'ın kızı Ensârı Hansa (r.a)'dan: Hansa'nm babası, kendisini dul iken biriyle evlendirmiş, fakat Hansa bu nikahlanmadan hoşlanmamıştı. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s)'e gelip meseleyi anlatmış, Rasulullah (s.a.s)'de onun nikâhını bozmuştur. (Buhari, Ebu Davud)
Bakire bir kız Rasulullah (s.a.s)'e geldi ve arzusu olmadan babasının kendisini bir erkeğe nikahladığım söyledi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) bu kızı, nikâhı kabul ile reddetmesi arasında serbest bıraktı. (Ebu Davud, Ahmed, İbni Mace)’Mürsel hadis.
3- Velisi tarafından evlendirilen buluğa ermemiş çocuğun nikâhı, çocuk ister erkek ister kız olsun, kız da ister kız ister dul olsun nikâhı sahihtir.
Aişe (RA)dan:
"Beni, altı yaşımda iken Rasulullah (s.a.s) kendine evlendirdi. (Üç sene sonra) ben henüz dokuz yaşında bir kız iken de onunla zifafa girmiştim." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesei, İbni Mace)
4- Babası veya dedesi tarafından evlendirilen çocuk ister kız ister erkek olsun büyüdükten sonra ona, nikâhı bozma hakkı yoktur. Zira, baba ile dedenin şefkati çok olduğu için yaptıkları akit çocuğun kendisi büyük olup onun isteği ile olmuş gibidir. Fakat baba ile dededen başka veliler tarafından evlendirilen çocuk ise büyüdükten sonra serbest olup isterse evliliğini sürdürür, isterse bozar. Fakat çocuğun, nikâhını bozabilmesi için hakimin kararı gereklidir. Çünkü bu nikâh tek taraflı bozulduğu için diğer taraf ondan zarar görür. Bunun için hakimin kararına ihtiyaç vardır.
İbni Ömer (r.a)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Osman b. Maz'un (r.a) vefat etti ve Havle binti
Hakim b. Ümeyye b. Harise b. el-Evkas isimli karısından doğma bir kızını bıraktı (yâni; yetim bir kızı kaldı). Osman b. Maz'un (o kız için) kardeşi Kudame (b. Maz'un) (r.a)'yu vasi tayin etmişti. Osman ve Kudame benim dayılaramdı. Ben de Osman b. Maz'un'un kızını (dayım) Kudame'den istedim. Kudame'de nikâhımızı kıydı. Sonra el-Muğire b. Şu'be (r.a) kızın anasının yanına girerek onu mala rağbet ettirdi. Bunun üzerine kızın anası ona konmak istedi. Kız da anasının arzusuna uydu. Bunun üzerine kız ile anası benden imtina ettiler. Nihayet onların işi Rasulullah (s.a.s)'e intikal etti. Bunun üzerine Kudâme:
"Yâ RasulAllah! Bu, benim erkek kardeşimin kızıdır. Kardeşim beni ona vasi tayin. etti. Ben de onunla halasının oğlunun nikâhını kıydım. Ben ne küf'ülük (emsallik) ne de yararlılık hususunda onun hakkında bir kusur istemedim. Lâkin o bir kadındır. Ve sırf anasının arzusuna uydu" dedi. İbni Ömer demiştir ki: Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s): "O, yetim bir kızdır (erginlik çağına varıp) izni olmadan nikâhı yapılamaz" buyurdu. İbni Ömer:
"VAllahi ben onu nikahladıktan sonra (böylece) benimle alâkasını kesti. (Buluğ çağına vardıktan) sonra onu el-Muğire b. Şu'be ile evlendirdiler’" (Ahmed, Dare Kutni)
5 - Erginlik çağına varan kızın velisi kendisinden izin istediği zaman eğer kendisi susup cevap vermezse veyahut gülerse izin vermiş sayılır. Eğer kızın velisi olmayan bir kimse veyahut daha uzak olan bir velisi kızdan kendisini veli tayin etmesini isterse kız konuşmadıkça kabul etmiş sayılmaz. Çünkü kızın susup bu kimseye cevap vermemesi utandığı için değil sözüne önem vermediği için de olabilir. Bu yüzden susması kabul ettiğini göstermez. Kızdan velayetin kabulü istenirken kendisini isteyenin adını vermek ve onu kıza tanıtmak gerekir. Mehrini bildirmek şart değildir. Çünkü nikâh mehirsiz de kıyılabilir. Eğer kızın velisi onu birisine nikahladıktan sonra durumu öğrenip susarsa kabul etmiş sayılır. Eğer' kadın dul ise velisi ondan izin istediği zaman isteyip istemediğini sözle ifade etmesi gerekir. Susması cevap sayılmaz.
(Eğer bir kızın bekâreti sıçrama, aybaşı adetini görme veya yaralanma gibi bir olay sonunda kalkarsa yine kız sayılır. Çünkü gerçekte kızdır. Ve daha önce erkeklerle oturup kalkmadığı için utancında azalma olmamıştır. )
Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Dul kadın kabul ettiğini ifâde etmedikçe evlendirilmediği gibi kız da razı olduğunu ifâde etmedikçe nikâhlanamaz."
"Kızın rızası ve izni nasıl anlaşılır?" diye sordular. Rasulullah (s.a.s): "Susması ile" buyurdu. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
6- Köle, çocuk ve deli olan kimseler veli olamazlar.
7- Müslüman olmayanlar da müslümana veli olamazlar.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Allah, hiçbir zaman kâfirlere müslümanlar üzeri ne bir yetki verecek değildir." (Nisa: 141)
8- Velilerden hiçbiri bulunmadığı zaman velayet müslüman hakime veya emire geçer. Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Velisi bulunmayanın velisi hakimdir." (Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Ahmed) Tirmizi bu hadis için Hasen dedi. İbni Hibban ve Hakim rivayet ettiler ve Sahih dediler.
9- Yakın olan veli hazır bulunmayıp uzak bir yer de olursa ondan bir derece uzak olan veli, çocuğu evlendirebilir. Uzak yerden maksak; talib olan kişi o velinin görüşü alınacak kadar süre bekleyemeyecekse bu uzak bir mesafe sayılır.