Osmanlıda her ne kadar hanefi fıkhı yürürlükte isede imani noktada bir takım sıkıntıların olduğuna dair çok sayıda ip uçlarına rastlamak mümkün.Sanki tevhid tam manasıyla anlaşılmamış geleneksel din anlayışının, düşünceler üzerinde etkisi birçok meselede göze çarpmaktadır.Yada şöyle olmuş olabilir İslam dini ile geleneksel anlayış harmanlanmış bu sebeple zaman zaman böylesine islam dini açısından açıklanması çok zor durumlar zuhur etmiştir.
Osmanlının Almanlarla askeri ve iktisadi anlamda ortaklık içerisine girmesi de sanırım yine açıklanması zor ve müşkül durumlardan bir tanesidir.Osmanlı ordusunun Alman subayların komutası altında sadece Çanakkale muharebesi değil daha birçok cephede bu durum cereyan etmiştir.
O dönem ki şeyhül islam makamı bunun caizliğinin fetvasını hangi naslara dayanarak verdikleri gerçekten en çok merak edilen meselelerdendir.Alman komuta kademesi şu şekilde olmuştur.
ÇANAKKALE MUHAREBELERİNDE GÖREV ALAN ALMAN KOMUTANLAR VE KURMAY BAŞKANLARI**
Not:Burada ismi verilen Alman subayları tümen, kolordu ve ordu komutanları ile kurmay başkanları ve topçu komutanlarıdır. Bunların dışında idari görevlerde bulunan ve küçük rütbeli subaylar da mevcuttur. Amaç muharebelerdeki komuta kadrosunu ortaya koymak olduğu için bunlar dahil edilmemiştir.
18 MART BOĞAZ MUHAREBESİ
— Korg. Merten, Başkomutanlık Delegesi
— Yb. Wasillo, Hamidiye Tabyası Komutanı
— Yb. Werle, Erenköy Bölgesi Ağır Topçu Komutanı
KARA MUHAREBELERİ (25 NİSAN 1915-OCAK 1916)
Mareşal Liman Von Sanders, 5 nci Ordu Komutanı
SEDDÜLBAHİR BÖLGESİ
25-26 Nisan Seddülbahir Kıyı Muharebeleri-Alman yok
Birinci Kirte Muharebesi (28 Nisan)-Alman yok
1/2 ve 3/4 Mayıs Gece Taarruzları-3 tümen katıldı
Alb. Vbn Zodenstern, Güney Bölge Komutanı (Üç tümenin K.)
Bnb. Mühlmann, Güney Bölge Kur. Bşk.
Alb. Kannengieser, Güney Bölge Danışmanı
İkinci Kirte (6-8 Mayıs) ve 9-24 Mayıs Muharebeleri
Beş tümen katıldı-Tümg. Weber, Güney Grubu Komutanı
Yb. Thauvenay, Güney Grubu Kur. Bşk.
Üçüncü Kirte Muharebesi (4-6 Haziran)-6 tümen katıldı
Tümg. Weber, Güney Grubu Komutanı
Yb. Thauvenay, Güney Grubu Kur. Bşk.
Birinci Kerevizdere Muharebesi (21-22 Haziran)-4 tümen katıldı
Tümg. Weber, Güney Grubu Komutanı
Zığındere Muharebesi (28 Haziran-3 Temmuz)-5 tümen katıldı
Tümg. Weber, Güney Grubu Komutanı
5 Temmuz Zığındere Türk Taarruzu-8 tümen katıldı
Tümg. Weber, Güney Grubu Komutanı
Bnb. Eggert, 1 nci Kolordu (Sağ Kanat) Kur. Bşk.
Alb. Nicolai, 3 ncü Tümen Komutanı
Yb. Binholt, Güney Grubu Topçu Komutanı
İkinci Kerevizdere Muharebesi (12-13 Temmuz)
Güney Grubuna bağlı iki kolordunun bünyesinde 9 tümen katıldı
Tuğg. Trommer, 14 ncü Kolordu Komutanı
Yb. Albrecht, 5 nci Kolordu Kur. Bşk.
Ab. Hovik, 13 ncü Tümen Komutanı-6-13 Ağustos Muharebeleri
Güney Grubuna bağlı üç kolordu bünyesinde 6 tümen katıldı
Yb. Albrecht, 5 nci Kolordu Kur. Bşk.
Alb. Hovik, 13 ncü Tümen Komutanı
Tuğg. Trommer, 14 ncü Kolordu Komutanı
Eylül 1915-Ocak 1916 Mevzi Muharebeleri
Güney Grubuna bağlı iki kolordunun bünyesinde 5 tümen katıldı
Tuğg. Trommer, 14 ncü Kolordu Komutanı
Yb. Albrecht, 5 nci Kor. Kur. Bşk.
Alb. Hovik, 3 ncü Tümen Komutanı
ARIBURNU-ANAFARTALAR BÖLGESİ
25 Nisan Arıburnu Muharebesi
— Alman yok
27 Nisan Türk Taarruzu
— Alman yok
1 Mayıs Türk Taarruzu
— Alman yok
19 Mayıs Türk Taarruzu
— Alman yok
6-10 Ağustos Arıburnu, Conkbayırı ve 9 Ağustos Birinci Anafartalar Muharebesi
— Kuzey Grubunun bünyesinde 3, Anafartalar Grubunun bünyesinde 3, Anafartalar Grubunun bünyesinde 6 olmak üzere 9 tümen katıldı
— Alb. Kannengiesser, 9 ncu Tümen Komutanı; 7 Ağustos günü muharebe sahasına geldiği saatte, Conkbayırı’nda yaralandı
— Yb. Pötrih, 9 ncu Tümen Komutanı
— Yb. Wilmer, Anafartalar Bölge (Müfreze) Komutanı
İkinci Anafartalar Muharebesi (21 Ağustos)
— Anafartalar Grubunun bünyesinde 7 tümen katıldı
— Yb. Wilmer, 5 nci Tümen Komutanı
Eylül-Aralık 1915 Mevzi Muharebeleri
— Kuzey Grubunun bünyesinde 3 tümen; Anafartalar Grubunun bünyesinde 15 nci ve 2 nci Kolordu bölgeden ayrılınca yerine 16 ncı Kolordu kuruldu) kuruluşlarında 7 tümen olmak üzere toplam 10 tümen katıldı.
— Alb. Nicolai, 2 nci Kolordu Komutanı
— Alb. Kannengiesser, 16 ncı Kolordu Komutan Vekili
— Yb. Wilmer, 5 nci Tümen Komutanı
— Alb. Hovik, 12 nci Tümen Komutanı
— Bnb. Lierau, Ağır Topçu Grup Komutanı (Anafartalar)
KUMKALE BÖLGESİ
25-27 Nisan Kumkale Muharebesi
— 15 nci Kolordu bünyesinde iki tümen katıldı
— Tümg. Weber, 15 nci Kolordu Komutanı
— Yb. Tuweney, 15 nci Kolordu Kur. Bşk.
— Alb. Nicolai, 3 ncü Tümen Komutanı
________________________________________
Alıntı
Bu bilgiler osmanlı resmi arşivlerinden alınmış bilgilerdir.Osmanlı Almanların, Suud krallığı Amerika birleşik devletlerinin komutası altında savaşlara katıldıkları bilinen bir gerçektir.
Şimdi bunları görünce haliyle insanın aklına şu sorular sorular gelmektedir.O zaman Osmanlı imparatorluğunun bugünkü Suud krallığından farkı nedir.Bugünkü Suud krallığıda anayasa olarak islam şeriatini benimsemiş bir yönetim biçimidir.Yani şunu söylemek istiyorum asl olan devlet anayasasında islam şeriatinin olmasımıdır,yoksa asl olan bu şeriatin tüm yönleriye yürürlükte olmasımıdır.?
Tabiki doğru söylüyorsunuz hiç kimseyi illaki tekfir etmek için peşinde dedektiflik yapmamak lazım.Fakat bu Osmanlı meselesi için ne kadar geçerli bir kaide olur orası bilinmez.Çünkü bunu sizin yada başklarının bunu yapmasına gerek kalmadan, başkaları bu meseleleri pişirip pişirip ortaya sunuyorlar.Altıyüz küsür sene dünya ya hükümran olmış bir imparatorluğunun sorgulanmasını da doğal karşılamak gerektiği kanaatindeyim.
Osmanlı şeyhül islam makamı kendisini islama nisbet eden ve lafzen “lailaheillAllah” diyen herkesi müslüman olarak görmektedir.İşte Necd alimleleri onları bu yüzden tekfir etmişlerdir.Necd alimlerine göre İnsanlar “lailaheillAllah” diyor fakat tevhid kelimesinin anlam ve mahiyetini bozucu söz ve fiillerde bulunuyorlar dolayısyla bu kelimeyi lafzen ikrar etmeleri onlara bir fayda sağlamayacağı gibi onların müslüman olma iddialarınıda inkar ettiklerini göstermektedir.Diyorlar.
Şeyhül islam makamı bu yanlış düşünceye sahip olduğu için, ittiat terakicileri çözememiş olması kadar doğal birşeyde olamaz.Çünkü bu ergenekoncular (İttiat terakiciler) gerçek masonluklarını saklı tuttukları halde,amelen içki,zina,vs daha birçok haramları gerek istanbul da gerekse avrupa devletlerine seyahetlerinde zaten yapıyorlardı ve bunlar bilinen şeylerdi.
Her türlü melaneti kendilerine kendilerine hayat tarzı seçtikleri halde sırf tevhid kelimesi lafzen dile getirmeleri şeyhül islam makamının gerçeği görme basiretsizliğini ortaya koymuştur.Buda geçmişte Necd alimlerinin haklılığını ortaya koymakla birlikte onlar bu imansızlara devletin en üst makamlarında rütbe verebiliyorlar söylemlerini ne kadar ileriyi güzel analiz ettiklerinin açık işaretleridir.
Mustafa Sabri beton Kemal döneminde Mısıra gittiğimde Mısır halkı ve basını beni adeta gözleriyle parçalayacaklardı diyor.Çünkü onlar beton Kemale bu şekilde bağlı idiler diyor.Kendi toplumunun bu tutumunu hayretler içerisinde karşıladığını dile getiriyor.Ben onlara bu adam bir ingiliz muhubbidir dediğim halde hala bu adamı nasıl oluyorda çözemiyorlar diye dert yanıyor.Halbuki sen ve makamın bu işi çözememişken şimdi neden bunu Mısır halkından bunu bekliyorsunuz.Çünkü sizin tevhidi anlayışınız toplumunuzun da bu şekilde kör göz sağır kulak olmasına yol açmıştır.
Nerden bakarsanız bakın Osmanlıda hem yenitimde hemde toplum nezdine tehvhidi anlayış ve iman sorunları olduğunu söylemek herhalde onlara haksızlık yapılmış olmasa gerek.Bu masonların kimliklerini gizli tutmaları ve manevralar yaparak idareyi ve halkı kandırdıkları noktasında bir takım tevilleri anlamak mümkün olabilir fakat 1928 de açıkça batı kaynaklı insan ürünü kanunları yasama ve yürütme makamına aldıkları halde halktan %90 larda destek almalarını hiç bir şekilde anlaşılır bir tarafı yok.
Tevhid akidesine sahip bir toplumun bu kadar kısa süre içerisinde topyekün irtidat etmesini açıklamak gerçekten çok zor bir durumdur.O zaman akıllara gelen şey bu toplumların kelimeyi tevhidin ne anlama geldiğini bilmeden sadece o ülkenin vatandaşları oldukları için kanun ve yasalara itiat ettikleri ortaya çıkmaktadır.Şeyhül islam Mustaf Sabri daha sonra işin aslını kavramış bu yüzden elinden geleni yapmıştır,geçmişteki yanlış düşüncelerinin analizlerini ölmeden yapabilmiş ve inşeAllah bir müslüman olarak vefat etmiştir.En azından bizim zahiren gördüğümüz budur.
Fakat diğer ulema ve toplum için aynı şeyleri söyleyebilmek çok zor kanaatindeyim.