Vel melemu ala menittebeal Heva;
Bu kitapla ilgili benimde biraz araştırmam olmuştu. Kitabı alıp okumadım. Bu sebeple net birşey söyleyemem. İnternette araştırma yaptım epeyce. Bu kitap nedeniyle Şehid Seyyid Kutup çok eleştirilmiş. Meshepsiz denmiş, masonlar için çalışıyor denmiş...(2 yıl amerikada kalmasının sebebide mason olmasıymış falan) Bu tarz pek çok zırvalık bulmak mümkün. Bunları geçip kitabın içeriğine baktığımızda şöyle komik bir manzara çıkıyor ortaya:
Seyyid Kutub S. 89 da şöyle bir başlık atmış:
“İslâm’ı ya bütün olarak alın yahut bırakın.”Bu sözle ne demek istediği gayet açık. İşlerine gelen kısmı alıp işlerine gelmeyen kısmını görmezden gelenlere bir itaftır bu. Ama Kitabı ve Şehid Seyyid Kutub'u eleştiren kişi ne yazmış bu başlık için;
Halbuki İslâm âlimleri bir şeyin tamamı mümkün değilse mümkün olanı almak gerektiğini belirtmişlerdir. Seyyid Kutub’dan ilham alarak bir mezhepsiz çıksa, ya şeriatı tam uygulayın veya hepsini terk edin, bize namaz kıldırmayın, oruç tutturmayın, hanımlarımızı zorla açtırın derse yadırganmamalıdır.
Adam işine geldiği gibi anlamış. "ne alakası var şimdi bunun" demekten başka birşey gelmiyor aklıma. Açıklamaya bile gerek yok. Başka örnekler vereyim.
“Müslümanların ibadet yeri cami, nihayette, hıristiyanların, yahudilerin tapınakları olan manastır ve havralardan sonra zikrediliyor. Öyle değil mi kültürlü beyler?” İ. Etütler S.210
Burada da anlam açık. bahsi geçen kişilerin manastır ve havraları camiden önce zikrettiğini söylüyor. "kültürlü beyler" diyerekte bu kişilerin sözde kültürlü, eğitimli, ilim irfan görmüş kişiler olduğunu söyleyip onlara atıfta bulunuyor. Bizim elemanın yorumu ise şöyle:
Ne demek istiyor S. Kutub? Havra ve manastır camilerden önce zikredilmiştir, diyor. Yani camiler havra ve manastırdan sonra zikredilmiştir diyor. Yani havra ve manastırı camiden önemli tutuyor demek istiyor.(!)
Biz de soralım kültürlü beylere (!) Öyle değil mi? Yoksa baksana havra ve manastıra, kiliseye Cenâb-ı Hak ne kadar önem veriyor mu diyor. Bunların hangisi olursa olsun küfürdür. Batıla önem verilmez.
Başka örnek vereyim:
“Diktatörlerin ve taşkınların yüzüne durarak haykırmayanlar, ya bir büyük günah işliyorlar, ya münafık oldukları için böyle davranıyorlar.” İ. Etüdler S. 34
Gayet güzel söylemiş. Firavunu ve halkını düşünün. Maide 24ü hatırlayalım.(Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.) Firavun askerlerininde firavunla aynı cezayı çektiğini hatırlayın. Sözün anlamı ortaya çıktı mı?
Peki bizim eleman bu sözü yine cımbızla seçip nasıl bir açıklama yapmış görelim:
Zaman ve zemin icabı zalim bir hükümdara haykırmamanın büyük bir günah olduğu veya münafıklık olduğu hangi muteber kitapta yazılıdır?
Kısacası olur olmadık yerlerde Seyyid Kutub'a asılsız iftiralar atılmış bu şekillerde. Cümleler cımbızla çekilmiş, istenilen anlam verilmiş. Daha pek çok örnek var buna benzer.
Ancak şunu da belirteyim. Kitabı ben okumadım. Şehid Seyyid Kutup hayatını anlatırken iki döneme ayırır. Birincisi, Allah'a olan inancını da koruyarak, sosyalizme yöneldiği ve daha çok edebi çalışmalara ağırlık verdiği dönemdir ki, kendisi bunu "cahiliye dönemi" olarak adlandırır. İkinci dönemi ise Allah'a ve hak dine döndüğü dönemdir. Bu birinci dönemden ikinci döneme geçişi sırasında da bazı dini içerikli kitaplar yazmıştır. Örneğin El-Melik kitabını bu dönemde yazmış ve sonradan bu kitabı hakkında "keşke kitabın konusu Yunan felsefesine göre değilde, İslâmi ruhla yazılmış olsaydı. İnşAllah gelecekteki konular, hayata, kainata ve insana özel bir bakış açısı olan İslâmdan kaynaklanır" diyor. Bu İslâmî Etüdler kitabıda böyle bir geçiş dönemi kitabı olabilir. Ben buraya sadece internet sitelerinde kitapla ilgili yapılan incelemelerde gözüme çarpan saçma örneklerden birkaçını koydum. Belki kitabın içerisinde gerçekten sapık fikirler, yanlışlar olabilir. Kitap bu geçiş döneminde yazılmış olabilir. Okumadan, bütünü görmeden bilemem.
Buraya kitabı okuyan ve hakkında daha çok bilgisi olan biri yazmalıydı ama baktım bayadır birşey yazılmamış, bari ben bildiklerimi yazayım dedim. İnşeAllah bilen biri çıkar