Allah'ın salat ve selamı; Önderimiz ve hayat örneğimiz Hz. Muhammed (s.a.s)'e, onun güzin ashabına ve kıyamete kadar onu yoluna sımsıkı sarılacak muvahhidlerin, muttakilerin üzerine olsun
İddia: Uzun zaman önce “Abdullah b. Abdul Bari el-Ehdel el- Yemeni fetvasına katılıyormusunuz?" Şeklinde başlık açarak bu forumda bir tartışma başlatmıştım . Bizzat muhataplarım bu forum yöneticileri vs gibi görünsede “Müslümanlara karşı kafirlere yardım etmenin hükmü” ismiyle hakyayınlarından çıkan ve seyfuddin el-muvahhid ( ! ) mustear (takma isim) ismiyle yayınlanan kitabın yazarı asıl muhatap aldığım kişidir. Tabi bu yazarın ekmiş olduğu fitneden etkilenip bu tarz batıl görüşleri kim akide edinen herkes Allah (c.c) rızasını gözeterek ve O’nda n yardım dileyerek yapmış olduğumuz davetin ve reddiyenin kapsamına girmektedir.
Cevap: Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki; gayesi hakkı tebliğ, batıldan sakındırmak olan bir kimsenin bu tür alaylı ve tahkir amaçlı cümlelerle görüş ve reyini bildirmesi mümkün değildir. Ve şuan bizim hakkımızda bin bir türlü iftira, hakaret ve aşağılayıcı ifadeler kullanan ve her türlü çamur atma, hataları teşhir etme kampanyası başlatan mezkûr bazı grup ve kimseler hak yayınlarının sitesinde yeterli cevabı almalarına rağmen batıl tevillerle, saldırgan, cedelci tavırlarla ortalığı velveleye vermeye çalışmaktadırlar.
“İmam buhari” isimli üye bu malum şahısların tavrını takınmakta ve sorduğu sorunun cevabı verilmesine rağmen yinede hiç cevap verilmemiş gibi aynı üslupla, aynı hatalarla ve aynı aşağılayıcı tavrıyla yeniden bize “reddiye yazacağım” şeklinde rant sağlayıcı sözler sarf edip insanların akıllarında şüphe ağları örmektedir. Malumunuz örümcek ağlarının yapısı ne kadar güzel görünümlü hoş bir yapıya sahip olsa da bozulup yok olması çok basit ve kolaydır.
Ancak biz ne kadar bozsak bile bu şüphe ağlarını yeniden onaracak, akılları bu şüphe ağlarıyla kaplanan, idrak melekelerini yitirmiş, şuursuzca etrafa saldıran bazı kimseler varolacaktır. Allah’ın inayet ve yardımı ile Kur’an ve sünnet ekseninde, selef ve halef çizgisinde ehli sünnet menhecine bağlı olarak bu şüphe ağlarını, soru işaretlerini gidermeye çalışacağız.
Âlimlerin yazdığı eserler, verdiği fetvalar gerek tekzip edilirken, eleştirilirken ve gerekse düzeltmeler yapılırken bu konuda muarız olan kimse, yaptığı reddiyeyi delilli bir şekilde, Kur’an ve sünnet ekseni, selef ve halef çizgisinde kaleme almalıdır ki; bu reddiye kabul görsün ve cevap verilmeye layık görülsün. Aksi takdirde alay ve tahkir içerikli yazılar yazıldığı takdirde hem kabul görmeyen ve ilmi hiç değer arz etmeyen kuruntu ve saçmalıklar silsilesi ortaya çıkar ki; bu bizim nezdimizde hiçbir değer arzetmeyen ve cevap verilmeye dahi layık görülmeyen bir saçmalıktan ibaret olur.
Ve yine belirtmek isterim ki;
Ey “imam buhari” isimli üyemiz diyorsunuz ki; ” Bizzat muhataplarım bu forum yöneticileri vs gibi görünse de “Müslümanlara karşı kafirlere yardım etmenin hükmü” ismiyle hakyayınlarından çıkan ve seyfuddin el-muvahhid ( ! ) mustear (takma isim) ismiyle yayınlanan kitabın yazarı asıl muhatap aldığım kişidir.”
Peki, Ey Buhari! Siz ne zaman Şeyh Seyfuddin el-Muvahhid ile aynı seviyeye geldiniz de kendinizi ona muhatap olacak seviyede görüyorsunuz. Hiçbir ilme sahip olmadığınız ve hiçbir icazet sahibi olmadığınız halde büyüklenip, gurur ve kibir hastalığına kapılıp nasıl böyle bir hadsizlik yapıyorsunuz bir türlü anlam veremedim. Bu yaptığınız büyük bir terbiyesizliktir…
Şunu bilin ki; Şeyhin en basit ve ilim seviyesi en düşük olan talebesi bile sizin gibilerinin bu şüphe ağlarını yok edebilir ve size en güzel cevabı verebilir. Kendinizi şeyhe muhatap olacak seviyede değil de, onun en basit talebesine muhatap olacak seviyede görmenizi tavsiye ederim. (belki daha bu seviyede bile değilsiniz). Hiç düşündünüz mü? Ben şeyhi kendime muhatap alıyorum almasına da… Acaba şeyh beni kendisine muhatap alır mı?
İddia: Bizim yaptığımız açıklamalara ve itirazlara yapılacak reddiyenin Arapçadan Türkçeye çevrilmesi sebebi ile aradan biraz zaman geçmesi ve tercüme sonunda reddiye adı altında kelamdan başka ilmi hiçbir değer taşımayan yazıya karşı cevap verilmeye değmediği için duyarsız kalmamız uzun zamandır cevap vermemize Allah'ın izni ile birazda olsa engel olmuştur. Tabi cevap vermeyişimize birazda olsa dini ve dünyavi meşgalelerinin payıda vardır elbette. Ne yazık ki günümüzde nerede ise bizim haricimizde insanların Allah hakkında bilgisizce konuşan, yazanlara karşı duyarsız kalmaları bizi oldukça düşündürmekte ve üzmektedir.
Cevap: Öncelikle size, hangi konumda olduğunuza ve kime muhatap olduğunuza dikkat etmenizi tavsiye ederim. Sizin, bize karşı reddiye olarak! yazdığınız ve bir takım delil olarak aldığınız fakat size delil olmayan nas ve alimlerin sözleri ile ortaya koyduğunuz ve reddiye olarak isimlendirdiğiniz yazılar ilmi bir değer arzetmediği için bunlara cevap verilmeye bile gerek görülmese de sizin fitne rüzgarı estirmenize, insanların beyinleri şüphe ağları ile kaplamanıza müsaade etmeyiz. Yemeni ile ilgili fetvaya yapılan açıklamaya vaktinizin yokluğundan yakınarak cevap vermediğinizi iddia ediyorsunuz. Benim kanaatime göre siz vaktinizin yokluğundan değil de ilminizin kıtlığından dolayı cevap veremezsiniz.
Diyorsunuz ki; “Ne yazık ki günümüzde nerede ise bizim haricimizde insanların Allah hakkında bilgisizce konuşan, yazanlara karşı duyarsız kalmaları bizi oldukça düşündürmekte ve üzmektedir.”
Bu sözünüz doğru bir sözdür, fakat murad ettiğiniz şey yanlıştır. Öncelikle sizden başka bir grubun bize karşı reddiye yazmamasını hep menfi anlamda değerlendirip onları eleştirmemeniz lazım. Belki de sorun sizdedir. Zira bu gruplar verilen fetvayı anlamış veya bu fetvayı açıklama yapılmadan önce anlamış olabilirler veya fetvaya yapılan açıklamayı anlamış ve kabul ederek buna tabi olmuş olabilirler. Sizlerin şuan sanal ortamda oluşturduğunuz cedel, sataşma, hakaret, her girdiğiniz sitede fitne çıkarmak gibi çirkef davranışlar zinciri herkesçe malumdur. Bu grupların sessiz kalmasını hiçbir araştırma yapmaksızın bu şekilde sadece varsayımlarla değerlendirmeniz yanlış bir davranıştır.
İddia: Üyeler belki bilmiyor olabilirler normalde arapçadan türkçeye çevrilen bu reddiye daha önce arapça sitede ebu meryem diye tanınan bir şahsa karşı yapılmış olup direk bizim yazımız muhatap alınarak yazılmadığını belirtmek isteriz. Ebu Meryemin asıl ismi Allahu alem Abdurrahman bin Tala ve şu an sanırım avrupada ikamet etmektedir.
Cevap: Farz edelim ki bu reddiye, siz muhatap alınarak değil de Ebu Meryem muhattab alınarak yazıldı. (bu sizin iddianız benim değil). Peki, acaba siz muhatap alınacak ve reddiye yazılacak seviyeye ne zaman ulaştınız? Ve sizin ilmi seviyeniz nedir ki hem reddiye yazıyor, hem de yazılan reddiye ye kendinizi muhatap görüyorsunuz. Bu yaptığınız haddinizi aşmaktan ibarettir. Daha dün şeyhin tevhidi öğrettiği kimseler bugün kalkıp hiçbir icazet sahibi olmaksızın şeyhe karşı hiçbir ilme vakıf olmaksızın reddiye yazıyorlarsa bu akidevi bir sorundan öte şahsiyete beslenilen kin ve nefretin bir belirtisidir ve bu nefsi bir hevesten başka bir şey değildir.
Size tavsiyem; bize karşı reddiye! yazmadan önce bir kendinizi hesaba çekin, nefsi arzularınızdan, kişisel sorunlarınızdan kurtulun ve öylelikle bize reddiye yazın. Aksi takdirde nefsi heveslerinizi ve alaycı tavrınızı terk etmez ve büyüklük taslayıp, gurur ve kibir hastalığı ile bize saldırırsanız buna karşı yazılarının hiçbir ilmi değere sahip olmadığı için silinir…
İddia: Bizde Allah’ın izni ile selefi salihin yolunun takipçileri olarak tevhid hakkında ekilen şüpheleri/bidatleri sünnet kılıcı ile bir bir biçme adına yola çıktık inşaAllah. Yaptığımız ve yapacağımız amellerimiz konusunda Allah’tan yardım diler ve sözlerimizi yerine getirmeyi bize nasip etmesini isteriz amin…
Elbette yazılanlara cevap verilecektir inşaAllah.
Cevap: Kalplerinizdeki hastalık ve başkalarına duyduğunuz kin ve nefret sizi hak yoldan ayırmış, ayaklarınızı kaydırmış ve sizi çıkışı ancak Allah’ın hidayeti ile olacak bir girdaba sürüklemiştir. Ve kendinizi nispet ettiğiniz o hak yolu ile aranızda bir bağlantı kalmamıştır. Bazı meselelerde aşırıya kaçmanız, bazı meselelerde cehaletinizin esiri olmanız hasebiyle akıllarınız bozulmuş, idrak gücünüz zayıflamıştır. Rabbimden sizin için hidayet diliyor, size akıl ve fikir vermesini niyaz ediyorum. Ve bize karşı yazacağınız reddiyeyi sabırsızlıkla bekliyorum İnşeAllah…